Anglais | Turc | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | against him/her adv. | ona karşı | ||
You don't stand a chance against him. Ona karşı hiç şansın yok. More Sentences |
||||
General | break one's silence over match-fixing allegations against him/her v. | hakkındaki şike iddialarına karşı sessizliğini bozmak | ||
Speaking | ||||
Speaking | don't hold this against him expr. | bunu ona karşı kullanma |